Kahramanmaraş merkezli 10 ili etkileyen sarsıntı felaketinin yankıları sürerken Ümraniyespor’un forveti Umut Nayir Twitter hesabından çok sert tenkitlerde bulundu. Ayrıntılar
Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki iki zelzeleden sonra tek gündemimiz yaşadığımız afet.
Ümraniyespor forması giyen Umut Nayir da Kahramanmaraş merkezli 10 ili etkileyen sarsıntı felaketi sonrası Twitter’dan yazdıklarıyla isyan etti.
Umut Nayir, 2020 yılında İzmir Depremi’nden sonra bu satırları yazmıştı.
Hepimize tekrar geçmiş olsun.Afet sonrası mağdurlara yardım için emek veren herkese sonsuz teşekkürler. Yaşananlara çok üzüldük tıpkı vakitte mucize formda hayatta kalma öyküleri tabi ki hepimizi çok keyifli etti. Lakin ben ıstırap ve mutluluğun üzerinde bir öfke duyuyorum.
Çok yakın bir vakitte Elazığda tıpkı hüznü ve kayıpları yaşamışken, zelzele ihtimali ülkemizin bir gerçeğiyken, dünyada yaşanan zelzeleler öbür hiçbir yerde bu türlü yıkıcılığa sebep olmazken daha ne kadar canı kaybetmeyi bekliyoruz bir şeyler yapmak için? Nitekim kafayı yiyeceğim.
Yaşanan her zelzele sonrası tıpkı gündem konuşulup 3-5 gün sonra yine hiçbir şey olmamış üzere hayata devam etmek nasıl bir ikiyüzlülük, nasıl kabulleniyoruz bu durumu? Kurtarılan canlardan birinin yeni bir zelzeleyle hayata gözlerini yumma ihtimali, yaşama ihtimalinden daha yüksek.
Devlet, mesken sahipleri , binada yaşayanlar…Herkes sorumluluğu oranında misyonunu yerine getirmeli. Kendimi bildim bileli mümkün “Büyük İstanbul depremi” ismi altında konuşulan felaket teorisi gerçekleşsin diye mi bekliyoruz? Ben daha fazla mucize öyküsü görmek istemiyorum…
O mucize kıssalarına neden olacak durumlar oluşmasın istiyorum. Politik sorunlarla, ekonomik dertlerle ikinci üçüncü plana atılabilecek bir problem değil insan hayatı. Devletin rica etmeye devam edip bu durumu halkın takdirine bırakması bu durumu değiştirmeyecek.
Lütfen lakin lütfen farkına varalım. Benim başıma gelmedi diye sorumlu olmadığımızı sanmayın hepimiz sorumluyuz. Kimisi neden olduğu kimisi buna ses çıkarmadığı için. Kusura bakmayın başınızı ağrıttıysam yalnızca içimden geçenleri artık tutamıyorum… Sağlıcakla…
Bugün ise o tweeti alıntılayarak içini döktü takipçilerine. Bize de alınması gereken hoş dersler verdi o yazıyla.
3 yıl geçmiş bu twitlerin üstünden. Ne noktada olduğumuz ortada. Öfkemi bastıramıyorum. Kendimi pak hissedemiyorum. Tahminen daha fazla sorgulasaydık, ses çıkarsaydık bir şeylerin önüne geçebilir miydik derken buluyorum kendimi. İşin daha üzücüsü ben bunu düşünürken sorumluluğu resmi olarak taşıyanların en ufak mahcubiyet duymadan bunu öngörülemez bir durum üzere yansıtmaları.
Bilimden, sanattan, liyakatten, profesyonellikten, iş ahlakından uzak bir idare anlayışıyla her kesimde türlü felaketlere karşı türlü masallar, türlü düşmanlar oluşturulması.
Ben yoruldum artık bu acımasızlıktan, benden değilse düşmandırcılıktan.
Ön yargılı, birbirini dinlemekten bile aciz, sorgulamayan, ses çıkaramayan, haksızlığa hukuksuzluğa karşı aman benim de başım yanmasın diyen tertipten. Gücü eline alan; iktidarından muhalefetine kendi rant çarkınızda bir ülkenin geleceğini karanlığa sürüklediniz.
Hiçbir alanda niteliğin önemsenmediği ülkemde herkes bir kahraman arıyor gelsin bizi kurtarsın diye.
Kahraman istemiyorum. Kanaat lideri istemiyorum. Partisinden, inancından, ırkından bağımsız, konusunda, alanında uzmanlaşmış yetkin bireylerin, sorumluluk sahibi, dürüst bireylerin gerekli misyonların başında olmasını istiyorum. Bunun farkına varmış bir ülke istiyorum. Farkına varmanın yetmediğini anlayabilmiş, gerçekleşmesi için bunun peşinden koşan bir toplum istiyorum.
Kişilere bağlı değil işin gerekliliklerine bağlı, yapılması gerekenin gerisinden dolaşmayı pratik zeka olarak değil hukuksuzluk olarak gören adil, vicdanlı bir toplum istiyorum.
İstiyorum, istiyoruz…
Bu bir itiraf mı, kendi kendime vicdanımı rahatlatma mı inanın bilmiyorum lakin sahiden yoruldum.
Bizim dışımızda gelişen birçok sıkıntıyı dert olarak yüklenip rastgele bir tahlil bulamamaktan, yardımcı olamamaktan, çaresizlikten ve o çaresizlik altında ezilmekten yoruldum.
Belki bir devası vardır ve umuyorum ki bu dermanın farkına varmak için geç değildir. Bu dayanışma ruhu umuyorum ki sağlıklı yarınların oluşması için bir milat olur.”
Ulu Lider Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği üzere; “Ben atletin zeki, çevik ve birebir vakitte ahlâklısını severim.”
Söyledikleriyle hislerimize tercüman olan Umut Nayir… Güzel ki varsın avukat…
