Piyasaların yakından tanıdığı 77 yaşındaki İsviçreli yatırım uzmanı Faber, global ekonomik gelişmelere ait AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
Türkiye’nin gelişen ekonomiler ortasında yatırımlar açısından cazip destinasyonlardan biri olarak öne çıktığına işaret eden Faber, “Türkiye’ye ait olarak optimistim. 2021 yılının sonu 2022 yılının başından bu yana bu iyimserliğimi koruyorum.” sözünü kullandı.
Faber, mevcut varlık fiyatlarının potansiyel yatırımcılar açısından Türkiye üzere gelişmekte olan ülkelerde fırsat oluşturabileceğini belirterek, yaşanan global gelişmelerin ışığında yatırımcılara portföylerini ülkeler, bölgeler ve varlıklar ortasında mümkün olduğunda çeşitlendirerek riskleri dağıtmaları tavsiyesinde bulundu.
Faber, ayrıyeten Hong Kong ve Çin pay senedi piyasalarında yatırımcılar için alternatif fırsatların olduğunu da belirtti.
Marc Faber, global ekonomik görünüme ait olarak, enflasyonist baskıların ve artan ömür pahalılığının temel sorun olarak öne çıktığını ve global iktisada ait görünümün olumlu olmadığını lisana getirdi.
Dünyada son üç yıl içerisinde hayat pahalılığının çok net bir halde halkın gelirlerindeki artışın üzerinde yükseliş gösterdiğini lisana getiren Faber, “Halk artık daha yüksek faiz, daha yüksek kira ödüyor.” dedi.
Faber, Hindistan ve gibisi birkaç ülke haricinde halkın ömür standartlarının son birkaç yıldır önemli biçimde düşüş kaydettiğinin altını çizerek, “Küresel ekonomik görünüm pek olumlu değil. ”ifadesini kullandı.
Küresel para siyasetlerini da pahalandıran yatırım uzmanı Faber, ABD Merkez Bankası Fed’in siyaset faizini artırıp, bilançosunu daraltarak dünyayı neredeyse global bir finans krizine sürüklemek üzere olduğunu, ancak daha sonra bankaların borçlanmasına dayanak olunarak durumun denetim altına alınabildiğini belirtti.
Faber, global likidite fazlasına dikkati çekerek, “Evet siyaset faiz oranları yüksek. Ama (piyasalarda) hala çok fazla likidite var.” değerlendirmesinde bulundu.
Yatırım fırsatlarına ait değerlendirmede bulunan Faber, “İnanıyorum ki, gelecek iki yıl boyunca pay senedi yatırımlarını dikkatli halde seçen yatırımcılar için piyasalarda yatırım fırsatları mevcut.” sözünü kullandı.
Faber, global siyaset faiz oranlarını artmaya devam etmesini beklediğini belirterek, genel olarak 1981 yılında global faiz oranlarının tepe yaptığını, gelişmiş Batı ekonomilerinde ve Japonya’da o devirden 2020 yılına kadar ise eğilimin faizlerin düşüşü tarafında olduğunu söyledi.
Marc Faber, “Bence 2020 yılında global siyaset faizleri taban düzeyini gördü. Merkez bankaları tarafından yapay formda düşürülen faizlerin temel olarak 40 yıllık düşüş devrinin akabinde yaklaşık 40 yıllık bir yükseliş yaşaması gerekir. En azından 20 yıllık yüksek faiz periyodu oluşacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.
Faber, global siyaset faizlerindeki oynaklığı genel manada varlık fiyatlarının görünüm ve performansı açısından olumlu olmadığını da belirtti.
Ukrayna’daki savaş ortamının son bulması gerektiğini belirten Faber, “Türkiye esasen (Ukrayna ve Rusya) ortasında barış müzakerelerini ilerletebilecek (yürütebilecek) pozisyondadır. Lakin ABD barışla ilgilenmiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
ABD’nin nükleer silah kullanmasında tasa duyduğunu belirten Faber, “Savaş isteyen Amerika. 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana dünyadaki tüm savaşlar ABD tarafından çıkarılmıştır.” sözünü kullandı.
Avrupa’da yaşananların bir ders niteliği taşıdığını ve Alman iktisadında görülen sakinliğin dikkate kıymet olduğunu belirten Faber, “Türk halkına, Alman hükümetine (hükümet politikalarına) bakmalarını öneriyorum. Tam bir endişe sineması yaşanıyor. Avrupa’da şu anda resesyonda olan tek bir gelişmiş ülke var, o da Almanya.” diye konuştu.
Marc Faber, “Kısacası ABD, Avrupa’yı denetim etmeye çalışıyor. Lakin evvel onu güçsüz kılması lazımdı.” dedi.
Normal şartlar altında Almanya’nın yüksek teknolojisinin Rus doğal kaynakları ile birleşiminin kusursuz bir ekonomik senaryo oluşturabileceğini belirten Faber, bu fırsatın ABD tarafından tansiyonun yükseltilmesiyle şuurlu bir halde ortadan kaldırıldığını belirtti.
Dünyada ABD tarafından direkt ya da dolaylı yollarla artırılan tansiyon ortamında tarafsız kalmanın son derece değerli olduğunu belirten Faber, “İngiltere’nin parlak bir geleceği olduğunu düşünmüyorum.” dedi.
“Eğer tarafsız kalmayı başarabilirseler, gelecekleri daha uygun bir görünüm sergileyebilir. Ancak onlar da ABD’nin adamları. Şayet tarafsız kalırlarsa dünyanın geleceği için pahalı bir fonksiyonları olmuş olur.”